128

١٢٨

لَيْسَ لَكَ مِنَ الْاَمْرِ شَىْءٌ اَوْ يَتُوبَ عَلَيْهِمْ اَوْ يُعَذِّبَهُمْ فَاِنَّهُمْ ظَالِمُونَ

(128) leyse leke minel emri şey’ün ev yetube aleyhim ev yüazzibehüm fe innehüm zalimun

senin elinde bu işten bir şey yok ve onların tövbesini kabul edecek yahut onlara azap edecek çünkü onlar zalimlerdir

1. leyse leke : senin için yoktur, değildir, olmadı
2. min el emri : emirden, işten
3. şey’un : bir şey
4. ev yetûbe aleyhim : veya, onlara (onlar için) tövbeyi kabul eder
5. ev yuazzibe-hum : veya onları azap eder
6. fe inne-hum : oysa onlar, muhakkak
7. zâlimûne : zalimler, haksızlık edenler

لَيْسَ yokturلَكَ seninمِنْ الْأَمْرِ bu işteشَيْءٌ yapacak bir şeyinأَوْ yaيَتُوبَ tevbelerini kabul ederعَلَيْهِمْ onlarınأَوْ veyaيُعَذِّبَهُمْ onlara azap ederفَإِنَّهُمْçünkü onlarظَالِمُونَ zalimlerdir


SEBEB-İ NÜZUL

Enes ibn Mâlik’den rivayet ediliyor: Uhud günü Hz. Peygamber (sa) alnın­dan yaralandı.Sağ alt ön yan dişlerinden birisi kırıldı. Şöyle diyordu: “Peygam­berlerine bunu reva gören, onu yaralıyan bir kavim nasıl kurtuluşa erer?!” Bu­nun üzerine “İşden hiç bir şey sana ait değildir…” âyet-i kerimesi nazil oldu.

Katâde’den gelen rivayette Ebu Huzeyfe’nin kölesi Salim (bir rivayette de Hz. Ali), Efendimiz (sa)’in yüzündeki kanları silerken O’nun böyle söylediği; yine ondan gelen bir rivayette Efendimiz (sa)’in kaşının açıldığı ve yüzüne kan aktı­ğı, aldığı darbenin şiddetinden üzerinde iki zırh olduğu halde yere düştüğü; Rebf ibn Enes’ten gelen bir rivayette de bu âyetin orada (Uhud’da) nazil oldu­ğu ve kendisine bu muameleyi reva görenlere beddua etmek istediğini ve fakat bu âyetin nüzulü ile beddua etmediği; Miksem rivayetinde Efendimiz (sa)’e vu­rarak ön yan dişinin kırılmasına sebep olanın Utbe ibn Ebî Vakkâs olduğu ve Hz. Peygamber (sa)’in ona “Allahım üzerinden bir yıl geçmesin, kâfir olarak ölsün.” bedduası üzerine bir yıl bile yaşamadan kâfir olarak öldüğü ayrıntılarına yer verilmektedir.

Bir rivayete göre Allah’ın Rasûlü (sa) Uhud Gazvesi günü şehid olan am­cası Hamza ibn Abdulmuttalib’in ölüsünün bazı organları kesilmiş ve işkence yapılmış olduğunu görünce: “Onlardan otuzuna ben de mutlaka işkence yapaca­ğım.” demiş de bu âyet-i kerime nazil olmuştur.

Bu âyet-i kerimenin nüzul sebebi olarak Uhud’daki bu yaralanması hadise­si dışında bir de Efendimiz (sa)’in bazı müşriklere bedduası ve Hz. Peygamber (sa)’in bu âyet-i kerime ile bedduadan men’edildiği de rivayet edilmektedir. Şöyle ki: Salim’in babasından rivayetine göre O Allah’ın Rasûlü (sa)’nü sabah namazının son rek’atinin rükûundan doğrulduğunda “Semiallahu limen hamideh Rabbena ve lekelhamd” dedikten sonra “Allah’ım filâna, filâna ve filâna lanet et.” derken işitmiş. İşte bunun üzerine Allah Tealâ “İşden hiç bir şey sana ait değildir.” âyetini indirmiştir. Salim ibn Abdul­lah rivayetinde ise Hz. Peygamber (sa)’in Safvân ibn Umeyye, Süheyl ibn Amr ve el-Hâris ibn Hişâm’a beddua etmesi üzerine bu âyet-i kerimenin nazil olduğu belirtilmektedir.

İbn Ömer’den rivayete göre Efendimiz (sa)’in Uhud günü böddua ettikleri “Ebu Süfyân, el-Hâris ibn Hişâm ve Safvân ibn Umeyye”dir ve daha sonra ü-çünün de tevbesini Allah Tealâ kabul buyurmuş, İslâm’a girmişler, hem de iyi müslümanlar olmuşlardır. İbn Ömer’den gelen bir rivayette de (Uhud günü) Efendimiz (sa)’in dört kişiye beddua ettiği söylenirken isimleri zikredilmemekte, dördüne de daha son­ra Allah’ın hidayet nasib ettiği kaydedilmektedir. ed-Durru’1-Mensûr’da Buhârî, Tirmizî, Neseî, İbn Cerîr ve Delâilu’n-Nubuvve’de Beyhakî tarafından tahric olunduğu kaydı ile ve İbn Ömer’den ri­vayetle zikredilen bir haberde Hz. Peygamber (sa)’in beddua ettiği dört isim: “Ebu Sufyân, el-Hâris ibn Hişâm, Süheyl ibn Amr ve Safvân ibn Umeyye” ola­rak sayılmaktadır ki herhalde Suyûtî, rivayetleri birleştirerek tek rivayet olarak vermiş olmal ldir.

Hz. Peygamber (sa)’in bedduası üzerine indiği rivayetlerinden Abdurrahman ibn el-Hâris ibn Hişâm ve Ebu Hureyre rivayetleri biraz daha farklı olup şöyledir: Ebu Hureyre diyor ki: Allah’ın Rasûlü (sa) sabah namazı namazın ikinci rek’atinin rükûundan başını kaldırıp “Semiallahu limen hamideh ve Rabbena lekelhamd” dedikten sonra secdeye varmadan ayakta durarak: “Ey Allahım el-Velîd ibnu’l-Velîd’i, Seleme ibn Hişâm’ 1, Ayyaş ibn Ebî Rabîa’yı ve zayıf mü’minleri kurtar. Allahım, Mudar üzerindeki baskınını şiddetlendir ve onlara Yusuf un yedi kıtlık seneleri gibi kıtlık seneleri ver, Allahım Lihyan’a, Ri’l’e, Zekvân’a, Allah’a ve Rasûlü’ne isyan etmiş olan Usayye’ye lanet eyle.” Diye beddua etti. Sonra bize ulaştığına göre Hz. Peygamber (sa) kendisine “İşden hiç bir şey sana ait değildir. Allah ya onların tevbesini kabul eder, yahut onları, kendileri zâlimler oldukları için azâblandırır.” âyeti nazil olunca bu bed­duasını terketmiştir. Müslim’de Ebu Hureyre’den gelen ikinci bir rivayet’te Hz. Peygamber’in bedduası Mudar üze­rine tahsis edilmiş olup diğer kabilelerden bahsedilmemektedir.

Aslında Hz. Peygamber (sa)*in Bi’ru Maûne vak’ası üzerine Lihyân, Ri’L, Zekvân ve Usayye’ye laneti bahs-i diğerdir ve Mudar’a Allah’ın baskınını dile­yen, zayıf mü’minlerin kurtarılmasını isteyen duası bundan ayrıdır. Zaten Razı de bu âyet-i kerimenin Bi’ru Maûne vak’ası üzerine Hz. Peygamber (sa)’in 30 veya 40 gün süren lanetini yasaklamak üzere inmiş olduğunu belirten Mukatil kavlini değil Uhud Gazvesinde kavmi Kureyş hakkındaki bedduası üzerine nazil olduğunu ifade eden rivayetleri tercih miştir.Müslim’deki bir rivayet bu hususa biraz daha açıklık getirmektedir. Enes ibn Mâlik’ten gelen bu rivayet sırf Hz. Peygamber (sa)’in Bi’ru Maûne’de şehid edilen 40 (bir rivayette 70) kurrânın katillerine 30 gün sabah namazında kunût’unda lanet ettiğine tahsis edilmiş olup bu hususta “Kavmimize bizden iletin ki biz Rabbımıza kavuştuk; O bizden razı oldu, biz de O’ndan razı ol­duk…” şeklinde Kur’ân’dan âyetler nazil olduğu, bu âyetlerin bir süre okunduk­tan sonra nesholunduğu da belirtilmektedir.

Bu âyet-i kerimenin nüzul sebebindeki rivayetlerin en garibi Suyûtî tarafından zikrediliyor. Abdullah ibn Ömer’den: Kureyş’den bir adam Allah’ın Rasûlü (sa)’ne geldi ve: “Sen sövmeyi yasaklıyorsun, değil mi?” dedi, sonra döndü, ensesini Hz. Peygamber (sa)’e çevirdi, kıçını açtı, ona lanet etti ve beddua etti. Bunun üzerine Allah Tealâ “İşden hiç bir şey sana ait değildir.” âyetini indirdi. Bu adam daha sonra İslâm’a geldi ve iyi bir müslüman oldu. Suyûtî, Tarih’inde Buhârî’nin ve İbn İshak’ın tahric ettiğini söylediği bu haberin mürsel ve ğarîb olduğunu da kaydediyor.