٦٦
فَلَمَّا جَاءَ اَمْرُنَا نَجَّيْنَا صَالِحًا وَالَّذينَ امَنُوا مَعَهُ بِرَحْمَةٍ مِنَّا وَمِنْ خِزْىِ يَوْمِءِذٍ اِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْقَوِىُّ الْعَزيزُ
(66) felemma cae emruna necceyna salihav vellezine amenu meahu bi rahmetim minna ve min hizyi yevmiizin inne rabbeke hüvel kaviyyül aziz
vaktaki emriniz gelince salih’i kurtardık onunla beraber iman etmiş olanları da tarafımızdan bir rahmet ile ve o günün zilletinden de şüphesiz senin Rabbin kuvvet güç sahibidir
1. | fe lemmâ | : bundan sonra böylece, olduğu zaman |
2. | câe | : geldi |
3. | emru-nâ | : emrimiz |
4. | necceynâ | : kurtardık |
5. | sâlihan | : Salih |
6. | ve | : ve |
7. | ellezîne âmenû | : âmenû olanlar, Allah’a ulaşmayı dileyenler |
8. | mea-hu | : onunla beraber, onun yanında |
9. | bi rahmetin | : bir rahmetle |
10. | min-nâ | : tarafımızdan, bizden |
11. | ve min hizyi | : ve alçaklıktan, aşağılatıcı azaptan, zilletten |
12. | yevmi izin | : izin günü |
13. | inne rabbe-ke | : muhakkak ki senin Rabbin |
14. | huve | : o |
15. | el kaviyyu | : güçlüdür, kuvvetlidir, kavidir |
16. | el azîzu | : azîzdir, yücedir |