١٤٤
يَااَيُّهَا الَّذينَ امَنُوا لَاتَتَّخِذُوا الْكَافِرينَ اَوْلِيَاءَ مِنْ دُونِ الْمُؤْمِنينَ اَتُريدُونَ اَنْ تَجْعَلُوا لِلّهِ عَلَيْكُمْ سُلْطَانًا مُبينًا
(144) ya eyyühellezine amenu la tettehizül kafirine evliyae min dunil mü’minin e türidune en tec’alu lillahi aleyküm sültanem mübina
ey iman edenler kâfirleri dostlar edinmeyin mü’minleri bırakıp da vermesini diler misiniz? Allah’ın sizin için üzerinize açık bir hüccet
1. | yâ eyyuhâ | : ey (seslenme edatı) |
2. | ellezîne | : onlar … olanlar |
3. | âmenû | : îmân ettiler, ölmeden önce ruhunu Allah’a ulaştırmayı dilediler |
4. | lâ tettehızû | : edinmeyin |
5. | el kâfirîne | : kâfirler |
6. | evliyâe | : dostlar |
7. | min dûni | : …’den başka |
8. | el mu’minîne | : mü’minler |
9. | e | : mı |
10. | turîdûne | : istiyorsunuz |
11. | en tec’alû | : kılmanız, edinmeniz, yapmanız |
12. | li allâhi | : Allah için, Allah’a |
13. | sultânen | : hüccet, delil |
14. | aleykum | : size, sizin üzerinize, aleyhinize |
15. | mubînen | : açık, apaçık |
يَاأَيُّهَا eyالَّذِينَ آمَنُوا iman edenlerلَا تَتَّخِذُوا edinmeyinالْكَافِرِينَ kâfirleriأَوْلِيَاءَ velilerمِنْ دُونِ başkaالْمُؤْمِنِينَ mü’minlerdenأَتُرِيدُونَ mi istiyorsunuzأَنْ تَجْعَلُوا olsunلِلَّهِ Allah’aعَلَيْكُمْ aleyhinizeسُلْطَانًا bir delilمُبِينًا apaçık
SEBEB-İ NÜZUL
Medine-i Münevvere’de ansardan bazıları ile Kurayza oğulları yahudileri arasında süt emme gibi, yeminle birbirlerine bağlanma gibi sebeplerle oluşmuş ilişkiler ve dostluklar vardı. Hz. Peygamber Medine-i Münevvere’ye gelip de müslüman olunca yahudilerle olan dostluklarının doğru olup olmadığından, ya da bu dostluklarını devam ettirmelerinde bir sakınca olup olmadığında şüphe ettiler de Allah’ın Rasûlü (sa)’ne gelip sordular: “Ey Allah’ın elçisi, kimlerle dost olalım?” Efendimiz (sa): “Muhacirlerle dost olun.” buyurdu da bu âyet-i kerime nazil oldu.