٧٤
مَا قَدَرُوا اللّهَ حَقَّ قَدْرِه اِنَّ اللّهَ لَقَوِىٌّ عَزيزٌ
(74) ma kaderullahe hakka kadrih innellahe le kaviyyün aziz
onlar Allah’ı takdir edemediler kadrini gereği gibi şüphesiz Allah çok kuvvetli, çok güçlüdür
1. | mâ kaderû allâhe | : Allah’ı takdir edemediler |
2. | hakka | : hakkıyla |
3. | kadri-hi | : onun kadri, kudreti |
4. | inne allâhe | : muhakkak Allah |
5. | le | : elbette |
6. | kaviyyun | : kuvvetli, güçlü |
7. | azîzun | : çok yücedir, azîzdir |
SEBEB-İ NÜZUL
Onlar, Allah’ı gereği gibi takdir edemediler. Muhakkak ki Allah Kavi’dir, Azîz’dir.
Kelbî der ki: Bu âyet-i kerime de En’âm Süresindeki benzeri (âyet: 6/91) gibi içlerinde Mâlik ibnu’s-Sayf, Ka’b ibnu’l-Eşref ve Ka’b ibn Esed’in de bulunduğu ve “Allah gökleri ve yeri yaratmayı bitirdiğinde yoruldu da bu yorgunluğunu gidermek ve dinlenmek için uzanıp istirahate çekildi (ve iyi dinlenebilmek için de) ayak ayak attı.” diyen bir grup yahudi hakkında nazil olmuştur.