٤
اَللّهُ الَّذى خَلَقَ السَّموَاتِ وَالْاَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فى سِتَّةِ اَيَّامٍ ثُمَّ اسْتَوى عَلَى الْعَرْشِ مَالَكُمْ مِنْ دُونِه مِنْ وَلِىٍّ وَلَا شَفيعٍ اَفَلَا تَتَذَكَّرُونَ
(4) allahüllezi halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fi sitteti eyyamin sümmesteva alel arş ma leküm min dunihi miv veliyyiv ve la şefiy’ efela tetezekkerun
O Allah ki yaratandır gökleri, yeri ve aralarındakileri altı günde sonra arşı istiva etmiştir sizin için yoktur o’ndan başka bir veli ve şefaatçi artık düşünmeyecek misiniz?
1. | allâhu | : Allah |
2. | ellezî | : onlar |
3. | halaka | : yarattı |
4. | es semâvâti | : semalar, gökler |
5. | ve el arda | : ve arz, yer |
6. | ve mâ beyne-humâ | : ve ikisi arasındaki şeyler |
7. | fî | : içinde, de |
8. | sitteti | : 6 (altı) |
9. | eyyâmin | : günler |
10. | summestevâ (summe istevâ) | : sonra istiva etti |
11. | alel arşi (alâ el arşi) | : arşa |
12. | mâ lekum | : sizin için yok |
13. | min dûni-hî | : ondan başka |
14. | min veliyyin | : velîlerden bir velî (dost) |
15. | ve lâ şefîin | : ve şefaatçi yoktur |
16. | e | : mı |
17. | fe | : artık, hâlâ |
18. | lâ tetezekkerûne | : tezekkür etmezsiniz |