١٠٤
قَدْ جَاءَكُمْ بَصَاءِرُ مِنْ رَبِّكُمْ فَمَنْ اَبْصَرَ فَلِنَفْسِه وَمَنْ عَمِىَ فَعَلَيْهَا وَمَا اَنَا عَلَيْكُمْ بِحَفيظٍ
(104) kad caeküm besairu mir rabbiküm fe men ebsara fe li nefsih ve men amiye fe aleyha ve ma ene aleyküm bi hafiyz
gerçekten size Rabbinizden basiret geldi artık kim (hakkı) görürse onu kendisi için (görür) kim de körlük ederse,kendi aleyhinedir ben sizin üzerinize hafız değilim
1. | kad | : oldu, olmuştu |
2. | câe-kum | : size geldi |
3. | basâiru | : basiretler, basarlar (görme yeteneği) |
4. | min rabbi-kum | : Rabbinizden |
5. | fe men | : artık kim |
6. | ebsara | : (kalp gözü ile) gördü |
7. | fe li nefsi-hi | : artık, onun lehinedir, kendi nefsi içindir |
8. | ve men | : ve kim |
9. | amiye | : kör olursa, kör kalırsa |
10. | fe aleyhâ | : o zaman onun aleyhinedir (sorumluluğu onun üzerinedir) |
11. | ve mâ ene aleykum | : ve ben sizin üzerinize … değilim |
12. | bi hafîzin | : gözeten, muhafız |
قَدْ muhakkak kiجَاءَكُمْ size gelmiştirبَصَائِرُ basiretlerمِنْ رَبِّكُمْRabbinizdenفَمَنْ artık kimأَبْصَرَ görürseفَلِنَفْسِهِ kendi lehineوَمَنْ kim deعَمِيَ görmezseفَعَلَيْهَا kendi aleyhinedirوَمَا أَنَا ben değilimعَلَيْكُمْüzerinizeبِحَفِيظٍ bir koruyucu