٥٣
قَالُوا يَا هُودُ مَا جِءْتَنَا بِبَيِّنَةٍ وَمَانَحْنُ بِتَارِكى الِهَتِنَا عَنْ قَوْلِكَ وَمَا نَحْنُ لَكَ بِمُؤْمِنينَ
(53) kalu ya hudü ma ci’tena bi beyyinetiv ve ma nahnü bi tariki alihetina an kavlike ve ma nahnü leke bi mü’minin
dediler ki ya hud sen bize açık bir mucize getirmedin ve biz senin sözüne (bakıp) ilahlarımızı terk edici değiliz ve biz sana iman ediciler değiliz
1. | kâlû | : dediler |
2. | yâ hûdu | : ey Hud |
3. | mâ ci’te-nâ bi | : bize getirmedin |
4. | beyyinetin | : delil, apaçık bir belge, bir beyyine, bir mucize |
5. | ve mâ nahnu | : ve biz değiliz, olmayız |
6. | bi târikî | : terkeden |
7. | âliheti-nâ | : ilâhlarımız |
8. | an kavli-ke | : senin sözünden (dolayı) |
9. | ve mâ nahnu | : ve biz değiliz, olmayız |
10. | leke | : sana |
11. | bi muminîne | : inananlar |