١٣
يَوْمَ يَقُولُ الْمُنَافِقُونَ وَالْمُنَافِقَاتُ لِلَّذينَ امَنُوا انْظُرُونَا نَقْتَبِسْ مِنْ نُورِكُمْ قيلَ ارْجِعُوا وَرَاءَ كُمْ فَالْتَمِسُوا نُورًا فَضُرِبَ بَيْنَهُمْ بِسُورٍ لَهُ بَابٌ بَاطِنُهُ فيهِ الرَّحْمَةُ وَظَاهِرُهُ مِنْ قِبَلِهِ الْعَذَابُ
(13) yevme yekulul munafikune vel munafikatu lillezine amenu unzuruna naktebis min nurikum kıler ci’u veraekum feltemisu nuren feduribe beynehum bisurin lehu babun batinuhu fihirrahmetu ve zahiruhu min kibelihil’ azabu
O gün derler erkek ve kadın münafıklar iman edenlere bizi bekleyin sizin nurunuzdan faydalanalım denilir: sizler geldiğiniz yere dönün nuru (orada) arayın hemen aralarına konacak onun kapısı olan sur onun iç tarafı rahmettir dış tarafında da azap (vardır)
1. | yevme | : gün |
2. | yekûlu | : derler |
3. | el munâfikûne | : münafık erkekler |
4. | ve el munâfikâtu | : ve münafık kadınlar |
5. | li ellezîne | : o kimselere, onlara |
6. | amenû | : îmân ettiler, amenû oldular, Allah’a ulaşmayı dilediler |
7. | unzurû-nâ | : bizi bekleyin |
8. | naktebis | : bir parça alalım |
9. | min nûri-kum | : sizin nurunuzdan |
10. | kîle | : denir, söylenir |
11. | erci’û | : dönün |
12. | verâe-kum | : arkanıza |
13. | fe | : artık, haydi |
14. | iltemisû | : arayın |
15. | nûren | : nur |
16. | fe | : artık, böylece |
17. | duribe | : vurdu, yaptı |
18. | beyne-hum | : onların aralarına |
19. | bi sûrin | : sur, duvar |
20. | lehu | : onun vardır |
21. | bâbun | : kapı |
22. | bâtinu-hu | : onun içinde, iç kısmında |
23. | fî-hi | : orada vardır |
24. | er rahmetu | : rahmet |
25. | ve zâhiru-hu | : ve onun dışında, dış kısmında |
26. | min kıbeli-hi | : ondan önce |
27. | el azâbu | : azap |