38

    Nüzul SırasıCüzSayfaSure
    102 18354Nur(24)

٣٨

لِيَجْزِيَهُمُ اللّهُ اَحْسَنَ مَا عَمِلُوا وَيَزيدَهُمْ مِنْ فَضْلِه وَاللّهُ يَرْزُقُ مَنْ يَشَاءُ بِغَيْرِ حِسَابٍ

(38) li yecziyehümüllahü ahsene ma amilu ve yezidehüm min fadlih vallahü yerzüku mey yeşaü bi ğayri hisab
(Çünkü) Allah kendilerini yaptıkları işin en güzeli ile mükafatlandıracak onları fazlından da ziyadeleştirecektir Allah dilediğine rızkı hesapsız verir

1. li yecziye-hum : onlara karşılığını vermesi için
2. allâhu : Allah
3. ahsene : en güzel
4. mâ amilû : yaptıkları şeyler
5. ve yezîde-hum : ve onlara arttırır
6. min fadli-hi : fazlından
7. vallâhu (ve allâhu) : ve Allah
8. yerzuku : rızıklandırır
9. men : kişi, kimse
10. yeşâu : diler
11. bi gayri : olmaksızın
12. hisâbin : hesap


AÇIKLAMA
“Bu kandil, Allah’ın imar edilip yükseltilmesine ve içlerinde adının anıl­masına izin verdiği evlerdedir.” Bu ayet önceki ayetle sıkı ilişkilidir. Yani bu kandil Allah’ın bina edilip yükseltilmesini, maddî kirlerden şirk, putperestlik ve boş sözler gibi manevî kirlerden temizlenerek ta’zim edilmesini emrettiği mescitlerdedir. Orada dua ve ibadet sadece Allah’a tahsis edilir. Orada Allah’ın tevhidi ve Allah’ın kitabını okumak suretiyle Allah’ın adı anılır.

Katâde diyor ki: Burada zikri geçen evler mescitlerdir. Allah mescitlerin inşa edilmesini, imar edilmesini, yükseltilmesini ve temiz tutulmasını emretti.

İbni Abbas diyor ki: Mescitler, yeryüzünde Allah’ın evleri olup yıldızların yeryüzü halkını aydınlattığı gibi bu mescitler de gökyüzü halkını aydınlatmak­tadır.

Amr b. Meymûn diyor ki: Ben “Mescitler Allah’ın evleridir. Allah’ın orada kendisini ziyaret edenlere ikramda bulunması üzerine borçtur.” diyen Peygamberimiz’in (s.a.) ashabına eriştim.

Buharî ve Müslim Sahihlerinde müminlerin emiri Hz. Osman’dan (r.a.) Peygamberimiz’in (s.a.) şöyle buyurduğunu rivayet etmişlerdir: “Kim Allah için O’nun rızasını isteyerek bir mescit bina ederse Allah da onun için cennette onun benzerini bina eder.”

Kandilin mescitlerde kılınmasının sebebi şudur: Saf cam içine konulan kandil mescitlerde olursa daha muazzam ve daha büyük, daha nurlu olur. Fahreddin-i Razî’nin dediği gibi bununla temsil verilmesi daha mükemmel ol­muştur.

“Ne bir ticaretin, ne de alış verişin kendilerini Allah’ı anmaktan, namaz kılmaktan ve zekât vermekten alıkoymadığı kimseler orada sabah-akşam Al­lah’ı teşbih ederler.” Yani dünyanın ve kazançlı muamelelerin kendilerini bir olan Allah’ı zikretmekten, namazları vaktinde dosdoğru kılmaktan, üzerlerine farz olan ve hak sahiplerine verilecek zekâtı vermekten alıkoymayan kimseler bu mescitlerde gündüzün başlangıcında ve sonunda Allah’ı tenzih eder, takdis eder ve namaz kılarlar.

Ayette geçen “rical (erler, yiğitler)” bu kimselerin yüksek gayretlerine ve samimî azimlerine ve bu sayede Allah’ın yeryüzündeki evleri olan mescitleri imar eden kimseler olduklarına işaret edilmektedir.

Nitekim Cenab-ı Hak bir başka ayette şöyle buyurmaktadır: “Müminler­den öyle yiğit erler vardır ki, onlar Allah ‘a verdikleri sözde durdular.” (Ahzab, 33/23).

“Allah’ın zikrinden onları alıkoymaz.” ifadesiyle murad edilen mana tek­rar olmaması için namaz dışındaki zikirlerdir. Ayette ticaret özellikle zikredil­miştir. Çünkü insanı namazdan alıkoyan en büyük meşguliyet ticarettir.

Bu ayetin benzeri Cenab-ı Hakkın şu ayetidir: “Ey iman edenler! Malları­nız ve evlâdınız sizi Allah’ın zikrinden alıkoymasın.” (Münafîkun, 63/9).

“Rical” kelimesiyle cemaatle namazın erkeklerden istendiğine delil getiril­miştir. Kadınlara gelince onların evlerinde namaz kılmaları onlar için daha efdaldir.

Bunun delili ise Ebu Davud’un Abdullah b. Mes’ud’dan (r.a.) rivayet ettiği Peygamberimiz’in (s.a.) şu hadis-i şerifidir: “Kadının evinde kıldığı namaz (ca­mideki) hücresinde kıldığı namazdan daha efdaldir. Kadının gizli köşesinde kıldığı zaman evinde kıldığı namazlar daha efdaldir.” İmam Ahmed Ümmü Seleme’den (r.a.) Peygamberimiz’in (s.a.) şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir: “Kadınların mescitlerinin en hayırlısı evlerinin en dip köşesidir.”

Mescitlerin özellikle zikredilmesi buraların inanç, fikir, disiplin, ahlâkî ta­vır, ilim ve siyaset yönünden müslümanların hayatında ışık kaynağı olmasın­dandır.

Erkeklerin ibadete yönelmelerinin sebebi Allah’ın azabından korkmaları­dır: “Onlar dehşetinden kalplerin ve gözlerin ters döneceği günden korkarlar.” Yani namazlarını mescitlerde cemaatle eda eden adamlar korku ve dehşetten kalplerin ve gözlerin yuvalarından fırlayacağı kıyamet gününün cezasından korkarlar.

Nitekim Cenab-ı Hak bir ayette şöyle buyurmaktadır: “Allah onların ceza­larını gözlerin yuvalarından fırlayacağı o güne bırakır.” (İbrahim, 14/43).

“Biz asık suratlı katı bir günde Rabbimizin azabından korkarız.” (Dehr, 76/10).

Onların akibeti Cenab-ı Hakk’ın buyurduğu gibidir: “Sonunda Allah ken­dilerini işlediklerinin en güzeliyle mükâfatlandıracak ve kendilerine daha da fazlasını ihsan edecektir.” Yani onlar Allah’ın kendilerine güzel amellerinin karşılığı olarak vereceği sevap sebebiyle namazlarını kılar, zekât verirler. On­lar güzel amelleri kabul edilen, hataları affedilen, kendilerine kat kat güzel mükâfat verilen kimselerdir.

Bu aynen şu ayetler gibidir: “Kim bir hasene getirirse ona on misli verilir.” (En’am, 6/160).

“Güzel amel işleyenler için güzel nimetler ve ziyadesi vardır.” (Yunus, 10/26).

“Allah dilediği kimseye kat kat verir.” (Bakara, 2/261). Allah Tealâ İmam Ahmed, Buharî, Müslim, Tirmizî ve İbni Mace’nin Ebu Hureyre’den (r.a.) riva­yet ettiği hadis-i kudsîde şöyle buyuruyor: “Ben salih kullarım için hiçbir gö­zün görmediği, hiçbir kulağın işitmediği ve hiçbir beşer kalbine doğmayan ni­metler hazırladım.”

“Allah dilediğine hesapsız rızık verir.” Yani şüphesiz Allah Tealâ lütfü ve ihsanı geniş olandır. İstediğine verir, dilediğine sayısız ve hesapsız bağışta bu­lunur. Allah her şeye kadirdir.