٤٧
اِلَيْهِ يُرَدُّ عِلْمُ السَّاعَةِ وَمَاتَخْرُجُ مِنْ ثَمَرَاتٍ مِنْ اَكْمَامِهَا وَمَا تَحْمِلُ مِنْ اُنْثى وَلَا تَضَعُ اِلَّا بِعِلْمِه وَيَوْمَ يُنَاديهِمْ اَيْنَ شُرَكَاى قَالُوا اذَنَّاكَ مَا مِنَّا مِنْ شَهيدٍ
(47) ileyhi yüraddü ilmüs saah ve ma tahrucü min semeratüm min ekmamiha ve ma tahmilü min ünsa ve la tedau illa biilmih ve yevme yünadihim eyne şürakai kalu azennake ma minna min şehid
Ancak o’na havale edilir kıyamet saatinin ilmi yemişler tomurcuklarını çıkaramazlar gebe kalamaz ve hiçbir dişi ve doğuramaz ancak o’nun ilmi ile (olur) o gün onlara nida edilecek: “nerede benim ortaklarım?” derler biz sana şunu ilan ederiz bizden hiçbir şahit yoktur
1. | ileyhi | : ona |
2. | yureddu | : döndürülür, reddedilir |
3. | ilmu es sâati | : o saatin ilmi |
4. | ve mâ tahrucu | : ve çıkmaz |
5. | min | : den |
6. | semerâtin | : ürünler, meyveler |
7. | min | : den |
8. | ekmâmi-hâ | : onun tomurcukları |
9. | ve mâ tahmilu | : ve taşımaz, hamile kalmaz |
10. | min unsâ | : (kadınlardan) bir kadın |
11. | ve lâ tedau | : ve koyamaz, doğuramaz |
12. | illâ | : den başka, hariç, olmaksızın, olmadan |
13. | bi ilmi-hi | : onun ilmi ile |
14. | ve yevme | : ve gün |
15. | yunâdî-him | : onlara seslenilir |
16. | eyne | : nerede |
17. | şurekâî | : benim ortaklarım |
18. | kâlû | : dediler |
19. | âzennâ-ke (ezene) (âzene) |
: sana bildirdik, arz ettik : izin verdi : ilân etti, bildirdi |
20. | mâ | : yok |
21. | min-nâ | : bizden |
22. | min şehîdin | : bir şahit |