٧٥
اَفَتَطْمَعُونَ اَنْ يُؤْمِنُوا لَكُمْوَقَدْ كَانَ فَريقٌ مِنْهُمْيَسْمَعُونَ كَلَامَ اللّهِ ثُمَّ يُحَرِّفُونَهُ مِنْ بَعْدِ مَاعَقَلُوهُ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
(75) E fetatmeune ey yü’minu leküm ve kad kane ferikum minhüm yesmeune kelamellahi sümme yüharrifunehu mim ba’di ma akaluhü ve hüm ya’lemun
Size inanacaklarını mı ümit ediyorsunuz fakat onlardan bir fırka Allah’ın kelamını dinlerler sonra onda tahrifat yaparlar onu akıl ettiklerinden sonra onlar bilerek (yaparlar)
1. | e fe tatmeûne | : umuyor musunuz |
2. | en yu’minû | : inanmaları |
3. | lekum | : size |
4. | ve kad kâne | : ve olmuştu |
5. | ferîkun | : bir fırka, bir grup |
6. | min-hum | : onlardan |
7. | yesmeûne | : işitirler |
8. | kelâm | : kelâm, söz |
9. | allâhi | : Allah |
10. | summe | : sonra |
11. | yuharrifûne-hu | : onu tahrif ederler, değiştirirler |
12. | min ba’di | : sonradan, ondan sonra |
13. | mâ | : şey |
14. | akalû-hu | : onu akıl ettiler, onu anladılar |
15. | ve hum | : ve onlar |
16. | ya’lemûne | : biliyorlar |
أَفَتَطْمَعُونَümid eder misiniz أَنْ يُؤْمِنُواinanacaklarınıلَكُمْsizeوَقَدْhalbukiكَانَ فَرِيقٌbir grup var ki مِنْهُمْonlardanيَسْمَعُونَişitirlerdi deكَلَامَkelamınıاللَّهِallah’ınثُمَّsonraيُحَرِّفُونَهُonu tahrif etmekteydiler مِنْ بَعْدِardındanمَا عَقَلُوهُonu akıl erdirmelerinin وَهُمْ يَعْلَمُونَbildikleri halde
SEBEB-İ NÜZUL
Müfessirlerin çoğu, “Şimdi (ey mü’minler), onların size inanacaklarını mı umuyor, bekliyorsunuz!? Oysa ki onlardan bir grup Allah’ın kelâmını işitir de onu iyice anladıktan sonra bile bile onu tahrif ederlerdi.” Âyet-i kerîmesi Tevrat* taki recm âyeti ile Hz. Muhammed (sa)’in vasıflarını değiştiren (yahudi âlimleri) hakkında inmiştir.