101

    Nüzul SırasıCüzSayfaSure
    53 13246Yusuf(12)

١٠١

رَبِّ قَدْ اتَيْتَنى مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنى مِنْ تَاْويلِ الْاَحَاديثِ فَاطِرَ السَّموَاتِ وَالْاَرْضِ اَنْتَ وَلِيّ فِى الدُّنْيَا وَالْاخِرَةِ تَوَفَّنى مُسْلِمًا وَاَلْحِقْنى بِالصَّالِحينَ

(101) rabbi kad ateyteni minel mülki ve allemteni min te’vilil ehadis fatiras semavati vel erdi ente veliyyi fid dünya vel ahirah teveffeni müslimev ve elhikni bis salihiyn

Rabbim gerçekten bana mülk verdin ve bana rüyaların tabirini öğrettin ey gökleri ve yeri yaratan benim dostum sensin dünya ve ahirette benim canımı müslüman olarak al ve beni salihler zümresine kat

1. rabbi : Rabbim
2. kad : oldu, olmuştu
3. âteyte-nî : bana verdin
4. min el mulki : mülkten
5. ve allemte-nî : ve bana öğrettin
6. min te’vîli : yorumundan
7. el ehâdîsi : sözler, olaylar
8. fâtıra es semâvâti : semaları yaratan
9. vel ardı (ve el ardı) : ve yeryüzü
10. ente : sen
11. veliyyî : benim velîm, dostum
12. fîd dunyâ (fî ed dunyâ) : dünyada
13. vel âhıreti (ve el âhıreti) : ve ahiret
14. teveffe-nî : beni vefat ettir
15. muslimen : müslüman olarak (teslim olan)
16. ve elhık-nî : ve beni dahil et, arasına kat, ilhak et
17. bi es sâlihîne : salihlerle


AÇIKLAMA

Yusuf (a.s.), babası ve kardeşleriyle buluştuktan sonra şöyle dedi: “Rabbim! Bana Mısır’ın hakimiyetini verdin ve beni onda mutlak tasarruf sahibi kıldın. Hükmümü kimse tartışamaz, bana karşı gelemez ve hiçkimse bana ha­set edemez oldu

Rivayet edilmiştir ki, Yusuf (a.s.), Yakup (a.s.)’ın elinden tutarak onu hazi­ne dairesinde dolaştırmış, altın ve gümüş, zinet eşyaları, giyecek ve silâh depo­larına sokmuştu. Kırtasiye malzemelerinin bulunduğu depoya girince Yakub (a.s.) “Yavrucuğum! Bu kadar yazı malzemesine sahipsin. Bana sekiz konak mesafeden bir mektub bile yazmadın” Seni alıkoyan neydi? dedi. Yusuf (a.s.) “Bana Cibril (a.s.) mâni oldu” deyince Yakup (a.s.) “Sebebini sor bakalım” dedi. Yusuf (a.s.) “Bu, senin için daha kolay” diye cevap verdi. Bunun üzerine Yakup (a.s.), Cibril (a.s.)’e sebebini sorunca Cibril (a.s.) şöyle dedi: “Sen, ‘Onu kurdun yemesinden korkuyorum’ dediğin için Allah Tealâ, bana böyle emretti. Ondan korkmalıydın, değil mi? buyurdu

“Mülkün bir kısmını…” ve “bazı rüyaların tabirini…” kavillerindeki “Min” tebîz (bazı, bir kısım) içindir. Çünkü Yusuf (a.s.)’a sadece dünya mülkünün bir kısmı olan Mısır toprakları verilmiş ve bazı tabirler öğretilmişti

“Sen, göklerin ve yerin yaradanısın.

Dünya ve ahirette bana yardım eden ve bütün işlerimi yoluna koyan Sen­sin. Çünkü dünyada nimetlerine garkoldum. Bu nimetleri ahirette de devam ettir.

“Benim canımı” boyun eğmiş ve emirlerine uyar vaziyette, “İslâm üzere al” îbni Abbâs (r.a.) şöyle der: “Yusuf (a.s.)’dan önce kesinlikle hiçbir peygamber ölümü temenni etmemişti.”

“Ve beni salih kimselerle kıl.” Ve beni, genel olarak nebilerle ve rasûllerle beraber, husûsî olarak da atalarım İbrahim, İsmail, İshak-ve Yakub ile beraber kıl. Allah, Yusuf (a.s.)’ı tertemiz olarak Mısır’da vefat ettirdi. Nil’de mermerden bir lahit içine defnedildi. Fakat 400 sene sonra Musa (a.s.), lahiti Beyt-i Mak-dis’e naklettirdi ve atalarıyla beraber oraya defnedildi