١٤
وَلَنُسْكِنَنَّكُمُ الْاَرْضَ مِنْ بَعْدِهِمْ ذلِكَ لِمَنْ خَافَ مَقَامى وَخَافَ وَعيدِ
(14) ve le nüskinennekümül erda mim ba’dihim zalike li men hafe mekami ve hafe veiyd
sizi oraya muhakkak yerleştireceğiz onların ardından işte kim makamından korkarsa ve azap tehdidimden korkarsa
1. | ve le nuskinenne-kum | : ve sizi yerleştireceğiz |
2. | el arda | : arz, yer |
3. | min ba’di-him | : onlardan sonra |
4. | zâlike | : işte bu |
5. | li men | : kimse için |
6. | hâfe makâmî | : makamımdan korkan |
7. | ve hâfe | : ve korkan |
8. | vaîdi | : tehdidimden, vaadimden |
AÇIKLAMA
İnkâr edenler, peygamberlerine ‘Ya bizim dinimize dönersiniz ya da sizi memleketimizden çıkarırız.” dediler. Rableri peygamberlere “Biz, zâlimleri yok edeceğiz, onlardan sonra onların yurtlarına sizi yerleştireceğiz. Bu, ma kamımdan ve tehdidimden korkanlar içindir.” diye vahyetti.