١٠٥
وَكَاَيِّنْ مِنْ ايَةٍ فِى السَّموَاتِ وَالْاَرْضِ يَمُرُّونَ عَلَيْهَا وَهُمْ عَنْهَا مُعْرِضُونَ
(105) ve keeyyim min ayetin fis semavati vel erdi yemürrune aleyha ve hüm anhü mu’ridun
göklerde ve yeryüzünde nice ayetler vardır (ibretle bakmayıp) onların üzerinden geçer giderler ondan yüz çevirirler
1. | ve keeyyin | : ve (ne kadar) pek çok, nice |
2. | min âyetin | : (âyetlerden) âyet, delil |
3. | fî es semâvâti | : göklerde |
4. | ve el ardı | : ve yeryüzü |
5. | yemurrûne | : yanından geçerler |
6. | aleyhâ | : onun üzerinden |
7. | ve hum an-hâ | : ve onlar, ondan |
8. | mu’ridûne | : yüz çeviren kimseler |