٤١
ظَهَرَ الْفَسَادُ فِى الْبَرِّ وَالْبَحْرِ بِمَا كَسَبَتْ اَيْدِى النَّاسِ لِيُذيقَهُمْ بَعْضَ الَّذى عَمِلُوا لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ
(41) zaheral fesadü fil berri vel bahri bima kesebet eydin nasi li yüzikahüm ba’dallezi amilu leallehüm yarciun
Fesat meydana çıktı karada ve denizde insanların ellerinin işledikleri (günahlar sebebi) ile kendilerine tattırsın yaptıklarının bir kısmını umulur ki onlar dönerler
1. | zahare | : zahir oldu, ortaya çıktı |
2. | el fesâdu | : fesat |
3. | fî el berri | : karada |
4. | ve el bahri | : ve deniz |
5. | bimâ | : şey sebebiyle |
6. | kesebet | : kazandı |
7. | eydi | : eller |
8. | en nâsi | : insanlar |
9. | li yuzîka-hum | : onlara tattırmak için |
10. | ba’dallezî (ba’de ellezi) | : bir kısmı ki o |
11. | amilû | : yaptılar |
12. | lealle-hum | : umulur ki böylece onlar |
13. | yerciûne | : dönerler |