١٨١
فَمَنْ بَدَّلَهُ بَعْدَ مَا سَمِعَهُ فَاِنَّمَا اِثْمُهُ عَلَى الَّذينَ يُبَدِّلُونَهُ اِنَّ اللّهَ سَميعٌ عَليمٌ
(181) fe mem beddelehu ba’de ma semiahu fe innema ismühu alellezine yübeddiluneh innellahe semiun aliym
Artık kim değiştirse bunu işittikten sonra kesinlikle onun günahı onu değiştirenlerin üzerinedir şüphesiz Allah İşiten ve Bilendir
1. | fe men | : o zaman, artık, o taktirde kim |
2. | beddele-hu | : onu değiştirdi |
3. | ba’de mâ | : sonra |
4. | semia-hu | : onu işitti |
5. | fe | : o zaman, artık, o taktirde |
6. | innemâ | : sadece, fakat, ama |
7. | ismu-hu | : onun günahı |
8. | alâ ellezîne | : onların üzerine |
9. | yubeddilûne-hu | : onu değiştirirler |
10. | inne allâhe | : muhakkak ki Allah |
11. | semîun | : hakkıyla işiten, en iyi işiten |
12. | alîmun | : hakkıyla bilen, en iyi bilen |
فَمَنْher kim deبَدَّلَهُonu değiştirirseبَعْدَsonraمَا سَمِعَهُbunu işittikten فَإِنَّمَاelbette kiإِثْمُهُbunun günahıعَلَى الَّذِينَ يُبَدِّلُونَهُonu değiştirenlerin üzerinedir إِنَّ şüphesiz ki اللَّهَAllahسَمِيعٌsemi’dirعَلِيمٌalim’dir
AÇIKLAMA