٤١
فَكَيْفَ اِذَا جِءْنَا مِنْ كُلِّ اُمَّةٍ بِشَهيدٍ وَجِءْنَا بِكَ عَلى هؤُلَاءِ شَهيدًا
(41) fe keyfe iza ci’na min külli ümmetim bi şehidiv ve ci’nabike ala haülai şehida
getirdiğimiz zaman nasıl olacak (halleri) her ümmete bir şahit seni de tuttuğumuz (zaman) onların üzerine şahit
1. | fe keyfe | : artık, o zaman nasıl olur, nasıl olacak |
2. | izâ | : olduğu zaman |
3. | ci’nâ…(bi) | : getirdik |
4. | min kulli | : hepsinden, her birinden |
5. | ummetin | : ümmet |
6. | bi şehîdin | : şahit |
7. | ve ci’nâ …(bi) | : ve getirdik |
8. | ke | : seni |
9. | alâ hâulâi | : onların üzerine |
10. | şehîden | : şahit olarak |
فَكَيْفَ nasıl olacakإِذَا zamanجِئْنَا getirdiğimizمِنْ كُلِّ أُمَّةٍ her ümmettenبِشَهِيدٍ birer şahitوَجِئْنَا getirdiğimizبِكَ seni deعَلَى üzerineهَؤُلَاءِ onlarشَهِيدًا bir şahit olarak