37

٣٧

يَاْتُوكَ بِكُلِّ سَحَّارٍ عَليمٍ

(37) ye’tuke bi külli sehharin alim
Sana getirsinler bütün alim olan sihirbazlar

1. ye’tû-ke bi : sana getirsinler
2. kulli : bütün, hepsi
3. sehhârin : sihir yapanlar, sihirbazlar
4. alîmin : alîm, bilgin, bilen


AÇIKLAMA
Firavun Hz. Musa’nın mucizesini ortaya koymasını kabul ettikten sonra Hz. Musa bu mucizeyi göstermiştir:

“Bunun üzerine Musa asasını yere bırakıverdi. Bir de ne görsünler: Apaçık bir ejderha!” Yani Musa asasını elinden attı. Asâ hiçbir karışıklık, göz boyama veya hayal olmaksızın görülebilecek şekilde gayet açık bir ejderha haline dön­dü.

Rivayet edilmiştir ki: Hz. Musa’nın asası ejderhaya dönüşünce gökyüzün­de bir mil kadar yükselmiş, sonra Firavun’a yönelerek yere inmeye başlamış ve ejderha:

– Ya Musa! Bana dilediğin şeyi emret, demiş. Firavun ise:

– Ya Musa! Seni peygamber olarak gönderenin adına senden onu benden uzaklaştırmanı istiyorum demişti. Bunun üzerine asâ eski haline dönmüştü.

Burada “apaçık bir ejderha” (Şuara, 26/32), bir başka ayette “koşan bir yı­lan” (Tâ-Hâ, 20/20), bir üçüncü ayette “sanki bir cin gibi” (Kasas, 22/31) denil­mesinin sebebi şudur: Yılan cins ismidir, sonra bu yılan büyüklüğü sebebiyle ejderha haline gelmiştir. Hafifliği ve sür’ati sebebiyle de cinlere benzetilmiştir.

Hz. Musa (a.s.) bu mucizeyi ortaya koyunca Firavun Ona:

– Bundan başka bir mucize var mı? diye sordu. Hz. Musa (a.s.):

– Evet, dedi. İkinci mucize bundan sonraki ayetle anlatılmıştır:

“Elini (cebinden) çıkardı. Bir de ne görsünler: Bakanlar için bembeyaz bir el!” Yani Musa elini cebine sokup çıkarttı. Bir de ne görsünler. Eli, onu gören­ler, temaşa edenler için pırıl pırıl parlayan, nurlu güneş gibi ışını olan, nerdeyse gözleri kamaştıran ve ufku kaplayan nurlu, bembeyaz bir el! bu sebeble yalanlamaya ve inatçılığa yöneldi. Üç noktayı zikretti:

1- “Firavun çevresindeki ileri gelenlere şöyle dedi: Gerçekten bu, çok bilgili bir sihirbazdır.” Yani çevresinde bulunan reislere ve kavminin şereflilerine: “Bu zat sihirbazlıkta çok mahirdir.” dedi. Bu sözüyle onun fiilini mucize olarak değil sihirbazlık olarak tavsif etmek istemişti. Sonra onları kışkırttı ve Mu­sa’ya muhalefet etmeye ve O’nu inkâr etmeye teşvik etti.

2, 3- “O büyüsüyle sizi yurdunuzdan çıkarmak istiyor. Ne buyuruyorsunuz? dedi.”

O sizi vatanınızdan uzaklaştırmak istiyor, büyüsüyle sizin aranıza düş­manlık sokmak, sizin birliğinizi dağıtmak, kendi adamlarını ve yardımcılarını çoğaltmak, devletinize karşı üstün gelmek ve kendisiyle birlikte İsrailoğulları’nı alıp götürmek istiyor. Bu sebeple bu konuda bana söyleyin, ne yapayım? Ben sizin görüşünüze uyacağım ve sizin sözünüze boyun eğeceğim. Bu ifade Firavun’un kavminin, Hz. Musa’yı kovalamak için ve O’na üstünlük sağlamak için söz birliği etmelerini sağlayan, kavminin heyecanlarını ve gayretlerini kamçılayan bir üslûptur. Firavun kavmi tek cevap üzerinde görüş birliğine var­dılar.

“O’nu ve kardeşini alıkoy. Şehirlere de toplanmaları için haberciler gönder. Ne kadar çok bilgili sihirbaz varsa sana getirsinler, dediler.”

Firavun’un danışmanları aralarında müşavere ettikten sonra şöyle dediler:

– Musa’nın durumunu, O’nunla ve kardeşiyle münazara etmeyi ertele. On­ları cezalandırmakta acele etme; ülkenin her tarafına haberciler gönder, sihir­bazları bir araya toplasınlar. Sihirde mahir ve uzman olan herkesi getirsinler. Bunlar Musa’nın ortaya koyduğu şeyin benzeriyle Ona karşı koysunlar. Böyle­ce sen galip gelirsin, zafer senin olur.

Bu insanların bir meydanda toplanmaları, Allah’ın ayetlerinin, hüccetleri­nin ve burhanlarının insanlar üzerinde açıkça gündüz gibi ortaya konulması için Allah’ın Hz. Musa ve kardeşi için hazırladığı bir durumdu.

Rivayete göre Firavun Hz. Musa’yı öldürmek istemiş, ama O’na ulaşama­mıştı. Firavun’un adamları kendisine:

– Bunu yapma. Çünkü sen onu öldürürsen insanların gönlüne onun hak­kında bir şüphe koymuş olursun. Sadece sihirbazların kendisine karşı koyma­ları için toplanmaları vaktine kadar O’nun ve kardeşinin durumunu ertele ki onun lehine senin aleyhine bir delil olmasın, dediler. Daha sonra Firavun’un adamları, sihirbazlar çoğaldığı zaman Musa’ya üstün gelecekleri ve O’nun du­rumunu ortaya çıkaracakları zannıyla sihirbazlara toplayarak haberciler gön­dermesini tavsiye ettiler.

Dikkat edilirse Firavun’un kavmi onun: “Gerçekten bu, çok bilgili bir sihir­bazdır. ” sözlerine karşı “Ne kadar çok bilgili sihirbaz varsa sana getirsinler.” ifadesiyle karşılık verdiler. Firavun’un kalbini hoş tutmak için ve endişesini teskin etmek için mübalağa sigasıyla ve kuşatıcı kelime ile karşılık verdiler.